Bulanık hava her zaman ki gibi içimi kararttı.Vücumdumda ki enerjinin yavaş yavaş beni terk ettiği hissi beni çileden çıkarmaya yetiyordu.Derin nefes alıp veriyordum.Üstümdeki battaniye bile ağır gelmeye başlamıştı.Bulunduğum antik şatonun çatısından üç saniyede bir damlayan su sesi beynime balyozla vuruluyor gibi geliyordu artık.Şömine de yanan ateş bile ısınmama yetmiyordu.Bulanık hava beklediğimi yaptı ve yağmuru gönderdi.Eski camlara vuran damlalar bunun en büyük habercisiydi.Etrafıma biraz göz gezdirdim.Eski duvarlar gittikçe yıpranmıştı.Bu şato atalarımdan bana kalmıştı fakat terkedilmiş gibi görünüyordu.Duvara baktığımda akrabam olduğundan emin olduğum fakat ilk defa gördüğüm bir portreye rastladım.Köşede duran eski bronz heykel adeta gözlerini bana dikmişti.Taş duvarların verdiği soğukluk içime işledi.Kapının rüzgarla şiddetli bir şekilde açılması yerimden kalkmam için iyi bir nedendi.Battaniyenin altından çıkıp çamurlu siyah ayakkabılarımı giydim.Sonra da üstüme siyah paltomu geçirip kapıya doğru yöneldim.Eski ahşap kapının üstü çizilmiş hatta bir şeyler yazılmıştı.Fakat hiç ilgimi çekmedi.İlgimi çekmeyi başaran şeyse bir gürültü oldu.
Elime bir mum aldım.Temkinli adımlarla koridorda yürümeye başladım.Diğer elimle ise paltomun cebinden hançerimi çıkarıyordum.Boğazımı temizledim ve tok bir sesle:
''Evime girmeye cürret eden kim? Kim var orda?''
bağırdım karanlığa.Fakat kulağıma bir yankıdan başka ne bir cevap ne de bir ses geldi.Koridor bittiğinde giriş kapısına ulaştım.Kapı ardına kadar açıktı.Bu birilerinin şatoya girme olasılığını yükseltiyordu.Kapıyı kapatıp sürgüyü çektim.Merdivenlere baktığımda bir hareketlilik sezdim.Fakat çok hızlıydı aniden üstüme doğru gelen bir bıçak gördüm ve kenara doğru hızlı bir hamle yaptım fakat hançer kolumu sıyırıp geçti.Elimde ki hançerle beraber merdivenleri hızlı hızlı çıkmaya başladım.Duyduğum şey ise bir kahkahaydı.Bir kadın kahkahasıydı.Bu ses o kadar tanıdıkdı ki kim olduğunu düşünürken neredeyse takılıp yere kapaklanacaktım.Üst kata çıktım ve koridor boyunca koştum.Kadın ise kahkaha atmaya devam ediyordu.Gittikçe yaklaştım aramızda neredeyse dört metre mesafe vardı.Fakat her zaman ki gibi sakarlık benden yana şans ise çok uzaktaydı.Birden takılıp düştüm.Düştüğümü anlamış olacak ki hızlıca bana doğru koştu ve elinde ki hançeri bana saplamak için bir hamle yaptı.Ancak sağa doğru çekilerek kurtuldum.Bu fırsattan yararlanarak ayak bileğini kavrayıp hızlıca çektim ve yere düştü.O sırada yüzünü görmüştüm bu kadın Bathilda'ydı.Azılı bir katildi ve ailemin ezeli düşmanıydı.Beni bu yerde bulması şaşırtıcıydı.Hızlıca kalktıktan sonra:
''Seni sürtük! Aileme yaptıkların yetmedi mi?''
diye bağırdım.O ise bir taklayla doğruldu ve sırıtarak:
''Seni sağ bırakmamlıydım Lucian!''
O anda sinirden çıldıracak gibi oldum ve sağ elimdeki hançeri hızlıca ona doğru savurdum.Ancak geriye yatarak kurtuldu ve sırıtarak kaçmaya devam etti.Diğer merdivenlerden hızlıca indi, onu takip ettim ve koridorun sonuna tekrar giriş kapısına varmıştı tam köşeyi dönerken üzerime doğru uçan bir bıçak gördüm fakat kurtulamadım.Bıçak doğruca omzuma saplandı.O ise büyük bir kahkahayla kapıyı açıp karanlıkta kayboldu...