Büyük yaratılışlar, büyük yıkımlarla başlar.
20 yıl önce...
Yaşlı dünya, artık ömrünü doldurmuş bir şekilde yavaş yavaş yok olurken, gökyüzü bir şimşekle gürledi. Artık geri dönüş yoktu insanoğlu için. Dünyanın yok oluşunu izlemekten başka yapacak bir şeyleri de. Ölüm soğuk elleriyle kavramıştı her birini. Yokluğun içinde kaybolmaktan başka hiçbir şansları yoktu hepsinin. Düzeltiyorum, çoğunun.
O zamanlar, dünyaya hakim olan dört medeniyet vardı. Mısırlılar, Yunanlılar, Romalılar ve Şamanlar. Her ırkın önde gelen tanrı, tanrıça ve büyücüleri çöküşlerinin farkındalardı. Hayata hüküm süren bu kişiler, tabularını yıkarak bir araya geldiler. Her ırkın belirli temsilcileri, büyük bir toplantı içerisinde buldular kendilerini.
Toplantı günler, hatta haftalar sürdü. Bir ayın sonunda, dünyanın hükümdarları kendilerine yepyeni bir dünya seçtiler. Onu en baştan kurarlarken, dünyada büyük bir hareketlilik başladı. İnsanoğlu kurtulmak zorundaydı. Oysa bütün dünyayı taşımak imkansızdı. Yalnızca seçilmiş kişilere yer vardı yeni dünyada. Yararlı olabilecek olanlara.
Dünyanın tamamıyla ömrünü doldurduğu sırada, Prionem Mundum adını verdikleri yeni gezegene, büyük bir kafile taşındı. Her ırk, kendisine özel hazırlanmış uzay gemileriyle hayatlarının geri kalanına devam edecekleri yere yerleştiler. Ve böylece, büyük bir yapım süreci başladı. Dünya’da geri kalan herkes evrenden silinirken, Tanrılar son çabalarıyla kendi medeniyetlerinin bölümlerini kurtarmayı başarabildiler. Bir harabe şeklinde.
Artık, onlar için tek bir gezegen vardı. Seçilmiş insanlarla beraber, Prionem Mundum. Yok oluşun, ve yeniden yaratılışın simgesi.
Bela, hiçbir zaman bir yere gitmez. Hep oradadır, oysa kimi zaman görünmez olabilir.
Şimdi...
Koskoca 20 senenin ardından, Prionem Mundum kocaman bir krallık dünyası olmuştu. Dünyayı yöneten dört ırk, Dünya’daki çatışmalarını hala devam ettirse de, barışı seçenler de vardı. Yine de, bir düzen artık oturtulmuştu ve insanlar burada yaşamayı öğrenmişlerdi.
Geçen seneler, sorunsuz bir şekilde ilerlerken insanların tam buraya alıştığı sırada Prionem’de büyük bir hareketlilik oldu. İyi tanrılar, bir daha kötülük yapmamak koşuluyla yanında getirdikleri tanrılara güvendiler. Oysa, zaman içerisinde dört ırkında kötülük yanlıları bunları fırsat bilerek birleşti. Onların hedefleri, yeni ve eski dünyayı ele geçirip, tüm kainata hüküm sürebilmekti.
Karanlık taraf yanlılarının esintisi, Prionem Mundum’u ele geçirirken aydınlık taraf bunu fark etse de bazı şeyler için çok geçti. Birincisi, karanlık örgütlenmeye çoktan başlamıştı. İkincisi, her yerdeydiler. Ve üçüncüsü, çok güçlüydüler...