Prionem Mundum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Prionem Mundum

Büyük yaratılışlar, büyük yıkımlarla başlar.
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ölümcül Fırtına

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
İsis
Mısır Tanrıçası | Yaratıcı
Mısır Tanrıçası | Yaratıcı
İsis


Mesaj Sayısı : 97
Altın : 2147483647
Kayıt tarihi : 30/04/11
Yaş : 30

Kişi sayfası
RP Seviyesi:
Ölümcül Fırtına Left_bar_bleue100/100Ölümcül Fırtına Empty_bar_bleue  (100/100)

Ölümcül Fırtına Empty
MesajKonu: Ölümcül Fırtına   Ölümcül Fırtına Icon_minitimePtsi Haz. 20, 2011 5:20 pm

Karakterler; İsis - Neftis
İkonlar;Ölümcül Fırtına Marion-Cotillard-marion-cotillard-15509012-100-100 * Ölümcül Fırtına Mila-3-mila-kunis-21198688-100-100


Karanlık arazi, her zaman olduğundan daha tehlikeli bir şekilde uğuldarken yaşamın tanrıçası, ölümü kollarıyla sarmalayıp karanlığı seçen kardeşini bulabilmek için sonsuzluğa süzülürcesine telaşlı bir şekilde ormanın içine daldı. O ki, ülkesini, dünyayı, diğer tanrıları yönetmiş İsis, bir kardeşe sahip çıkamıyordu. O ne kadar ışıkla parlarsa parlasın, tek kız kardeşi Neftis inatla ölümün karasını seçiyordu.

Yeni bir yaşamdaydılar şimdi her biri. Yepyeni bir gezegende... Her şeyleri değişmişti, düzenlerinden hayatlarına kadar. Değişmeyen tek şey ise, bazılarının içlerinde yatan kötülük olmuştu. Onları buraya getirirken inanmayı tercih etmişlerdi düzeldiklerine, doğrusu düzelebileceklerine. Ama onlar, bunun yanlış olduğunu kanıtlamak için tam yirmi yılın ardından yeniden başlarını çıkartmışlardı yattığı deliklerden. Karanlığın içinden uzanan başlar, asla memnun olmayı denememişlerdi.

Gözleri öfke ile parlayan İsis, onu burada bulacağından adı gibi emindi. Hayatları o kadar taban tabana zıttı ki, genç tanrıça buraya asla adımını atmayı tercih etmezdi. Oysa Neftis'in buradan çıkmayacağını biliyordu. İçinde var olan yetenekler, normal bir insandan çok daha farklı şekilde dünyaya gelişi bu zamana kadar ona bir şeyi öğretmişti. İç güdülerine güvenmeyi.

Bir insanı büyüleyip ona tatlı bir işkence edebilecek kadar masum çıkan sesine rağmen, tınısına oturttuğu otorite buram buram haykıran genç kadın kardeşinin ismini fısıldadı ormana. Tanrıçanın sesine gelebilecek, onlarca kişi olabilirdi şu an buralarda. İsis ise, hiçbirinin gelmeye cesaret edemeyeceğini biliyordu. Hepsi kendi yeteneklerini ustaca kullanan tanrılardı, evet. İyiliği katıksız kullanan İsis'e karşı gelecek kadar gözü dönmüş değildi ama hiçbiri. En azından, gözü dönmüş olanlar bile tek çıkacak kadar saf değillerdi.

Tanrıça, bir kez daha kardeşinin adını haykırınca tam karşısında karanlıklar içerisinde bir siluet belirdi. Gölgeler altında kendisine o kadar benziyordu ki, İsis onun Neftis olduğunu hemen anladı. Ağır adımlar atarak ona doğru ilerledi. Attığı her adımda Neftis'te ona doğru bir adım atarken, aralarındaki mesafe bir kaç adıma inince durdular. Bir süre sessizlik oldu, ardından İsis artık konuşma vaktinin geldiğine karar vererek hipnoz edici bir şekilde mırıldandı.

"Ah Neftis, ne tesadüf ki ben de buralarda seni arıyordum. Yanılmamışım."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nephthys
Mısır Tanrıçası | Yardımcı Yaratıcı
Mısır Tanrıçası | Yardımcı Yaratıcı
Nephthys


Mesaj Sayısı : 19
Altın : 27
Kayıt tarihi : 16/06/11

Kişi sayfası
RP Seviyesi:
Ölümcül Fırtına Left_bar_bleue99/100Ölümcül Fırtına Empty_bar_bleue  (99/100)

Ölümcül Fırtına Empty
MesajKonu: Geri: Ölümcül Fırtına   Ölümcül Fırtına Icon_minitimePtsi Haz. 20, 2011 6:01 pm

Tanrılar kızgındı, Tanrılar köpürüyordu. Tanrıların laneti gökyüzünün üzerinde dolaşıyordu. Gökyüzü yavaş yavaş renk değiştiriyor, çatlıyor, öfkesini kusuyordu. Hiçbir şey bitmemişti. Hiçbir zaman bitmeyecekti. Gökyüzünün, hareketsiz, bulutsuz, ürkütücü boşluğuna bakan genç Tanrıça iç çekti.. İyiliğin giremeyeceği bir kör nokta her zaman vardı. Neftis, her zaman bunu yaratmıştı.

Genç kadın, kendisinden başka herkese kasvetli gelen uçsuz bucaksız bomboş arazide, çıplak ayaklarıyla, toprağı, yaşamı hissederek ilerliyordu. Bu arazi onun için bir kaçış, bir kurtuluştu. Burada ondan habersiz tek bir yaprak dahi kımıldamazdı. Genç kadın şu anda ablasının kendisini aradığını hissediyordu. İçi onun sıkıntısıyla dolup taşıyordu.

İsis.. Yaşamın ve doğumun tanrıçası. En sevilen tanrıça.. En çok dua alan, hasat mevsiminde adaklar adanan, evlerden uzaklaşması bereketsizliğe sayılan tanrıça.. En çok kurban alan Tanrıça.. İnsanlar, kendilerini İsis’in önüne gülerek atıyorlardı. Meyvelerinin en güzellerini, hayvanlarını, kendilerini kurban ediyorlardı.

İsis, şefkatli olandı. İsis, doğan her bebeğe can veren, şükran alandı. Saygı duyulan, sevilen ama korkulandı. İsis kızarsa, anneler sütten kesilirdi. İsis kızarsa, hasat alınmazdı. İsis kızarsa, insanlar susuz kalır, derelerin bereketi kaçardı. Neftis ise onun her anlam da tam tersiydi.

Neftis kızarsa, insanlar ölürdü. Hep daha çok insan ölürdü. Neftis kızarsa, anneler ölür, bebekler ölürdü. Ekinler yanardı, dereler kururdu. Neftis ise hep kızgındı. Neftis’i kimse anlamıyordu. Koskoca alemlere hükmediyordu. Ona tapınan veya tapınmayan herkes ondan korkuyordu. Her gün herkesin aklındaydı ama Neftis kimse tarafından sevilmiyordu.

Neftis, lanetliydi. İsmi evlerde anılmazdı. Uğursuzluk sayılırdı. Halbuki, o insanları dünya üzerindeki bütün o sefaletten, pislikten, ablasının saçma kaprisleri yüzünden gelen bereketsizlikten kurtarandı. Onlara ikinci bir yaşam için şans verendi. Neftis’i neden kimse sevmiyordu?

Neftis, ablasını seviyordu ama ablasının onu sevdiğine inanmıyordu. İsis, Neftis’i anlamıyordu. Neftis, İsis gibi dinlenemezdi. İsis sürekli bir şeylere can veriyordu. Sürekli onları hissediyordu. Onlarla güç buluyordu fakat Neftis can alandı, yok oluştu. Dünya üzerinde herhangi bir çiçeğin kuruyuşundan, insanların ölüşüne kadar her şeyi hissediyordu.

Onlara göre bu kolay bir şey miydi? Lanetler hep üzerindeydi. Ölüm kapısında değildi, çünkü ölüm ta kendisiydi. İnsan oğlu nankördü. Kimse ona kendisini kurban etmiyor, sürekli ondan kaçıp, korunmak için ablasına yakarıyorlardı.

Neftis, neden hala ablasını memnun etmek için uğraşıyordu ki..

Ilık bir rüzgar ablasının minik fısıltısını genç kadının kulağına taşıdı. Adımları sakindi. Ablasının kokusunu alabiliyordu. Genç kadının aydınlığı ormanın diğer tarafından dahi görülebiliyordu. Yolundaki çalı çırpılar, korkarak genç Tanrıça’nın yolunu temizledi. Ablasının muhteşemliği, genç kadının karanlığı içerisinde parıl parıl parıldarken birbirinin eşi ama aynı zamanda bir o kadar zıttı iki tanrıça birbirlerine ilerliyorlardı. İsis’in sesi bir ipek kadar ince ama keskindi.

"Ah Neftis, ne tesadüf ki ben de buralarda seni arıyordum. Yanılmamışım."

Neftis usulca gülümsedi. Onun sesi ablasınınkinden daha inceydi, soğuktu ama büyüleyiciydi. Günaha davet gibiydi.

“Sizi benim karanlığıma getirecek kadar önemli ne olmuş olabilir, Tanrıçam.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
İsis
Mısır Tanrıçası | Yaratıcı
Mısır Tanrıçası | Yaratıcı
İsis


Mesaj Sayısı : 97
Altın : 2147483647
Kayıt tarihi : 30/04/11
Yaş : 30

Kişi sayfası
RP Seviyesi:
Ölümcül Fırtına Left_bar_bleue100/100Ölümcül Fırtına Empty_bar_bleue  (100/100)

Ölümcül Fırtına Empty
MesajKonu: Geri: Ölümcül Fırtına   Ölümcül Fırtına Icon_minitimePtsi Haz. 20, 2011 6:24 pm

Genç Tanrıça, dimdik duruşuyla kardeşini süzerken bir an için onun gözlerine kenetledi gözlerini. Ölüm kadar cansız bakıyordu gözleri, bir mum ışığı kadar zayıftı, bir güneş kadarsa güçlü. İsis, kardeşinin ironisini bedeninde hissedebiliyordu. Onun gücünü biliyor, ondan korkmuyordu.

Neftis, her zaman karanlığı aydınlığa tercih etmişti. Çünkü korkunun umuttan daha güçlü olduğunu biliyordu. İnsanlar umutlarını kaybedebilirlerdi, korkularını asla unutmazlardı. Neftis korkuyu kullanırdı. Tıpkı eşi Seth gibi. İnsanları asla dinlemez, asla onlara umut vermezlerdi. Onlara ölümü gösterir, sonsuz korkularını kazanırlardı. İsis ile Osiris'in tam tersine.

Yaşamın tanrıçası, dünyadaki ve Prionem'deki her eve bereketi getirmiş, onlara iyi günlerin ışığını sunmuştu. Bir kez olsun onları kokturmamıştı, bir kez olsun öfkelenmemişti... İsis sabırla yaratılmıştı. Tıpkı işlerini sabırla yaptığı gibi. İçinde tüm evreni aydınlatabilecek kadar umut vardı çünkü. Paylaşmaktan çekinmediği umut.

Neftis'e umudu sunmak isterdi İsis. Bir tanecik kız kardeşine, aydınlığın huzurlu ve mutlu yolunu göstermeyi. Oysa karşısında karanlıkla bütünleşmiş olan kızı artık asla değiştiremeyeceğini biliyordu. Neftis seçimini doğduğu zaman yapmıştı. Yaşamayı lanetlemiş, ölüme kapamıştı gözlerini.

Kalbinde herkes için sevgiye yer vardı oysa İsis'in. Hele ki kardeşine. Onu hep sevmişti, yaptığı yanlışlarıyla beraber. Nefretinin kendi kalbini de köreltmesine izin vermemişti tanrıça. Ölesiye sevgiyi üstün tutmuştu her türlü ateşten. Onu saklamış, insanlarla paylaşmış, yeniden doğmuş, evrenin sadakatini kazanmıştı İsis. Oysa, bir kardeşin sevgisi ona çok görülmüştü.

Genelde, suratında gülücükler eksik olmazdı İsis'in. Mutluydu, her zaman. Neftis'in aksine. Mutlu olmayı bilmezdi kız kardeşi, her zaman sitem ederdi dünyaya. İsis ne kadar sevilirse, Neftis'ten o kadar nefret ediirdi. Anlaştıkları tek konunun anlaşamadıkları olduğu ise ayrı bir gerçekti.

“Sizi benim karanlığıma getirecek kadar önemli ne olmuş olabilir, Tanrıçam.”

Asaletini bir an olsun kaybetmeyen Neftis, tıpkı ablası gibi dik duruşuyla ona göğüsünü germişti. Gözleri alev alev yanıyordu. Sesi, buz gibiydi. İsis'in her bir hücresini teker teker titretebilecek kadar.

"Kendi karanlığın hala saf mı, yoksa hırslarla gözün mü döndü kardeşim merak ediyorum. Bir abla olarak, bu merakı çok görmezsin heralde değil mi?"



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nephthys
Mısır Tanrıçası | Yardımcı Yaratıcı
Mısır Tanrıçası | Yardımcı Yaratıcı
Nephthys


Mesaj Sayısı : 19
Altın : 27
Kayıt tarihi : 16/06/11

Kişi sayfası
RP Seviyesi:
Ölümcül Fırtına Left_bar_bleue99/100Ölümcül Fırtına Empty_bar_bleue  (99/100)

Ölümcül Fırtına Empty
MesajKonu: Geri: Ölümcül Fırtına   Ölümcül Fırtına Icon_minitimePtsi Haz. 20, 2011 7:09 pm

"Kendi karanlığın hala saf mı, yoksa hırslarla gözün mü döndü kardeşim merak ediyorum. Bir abla olarak, bu merakı çok görmezsin heralde değil mi?"

Neftis, bütün ormanı inletecek, hala kaçmamış birkaç canlı varsa da onları da kaçıracak bir kahkaha attı. Ablasının yüzünde tek bir kas bile oynamamış olsa da genç kadının ruhunun çekildiğini biliyordu. İsis, güneşiz, safi kötülük olan bu ortamda uzun süre duramazdı. Her ne kadar Neftis’i kendisi büyütmüş olsa da onunla uzun süre vakit geçirmek onu güçsüz düşürürdü. Kendisi yaşamdı ama kardeşinin nefesi dahi ölüm kokuyordu.

“Sen en büyük Tanrıçasın, İsis. Hissedersin..”
“Seni hissedemiyorum. Karanlığın beni boğuyor.”

Neftis, her zaman bunu biliyor, sırıtarak kafasını sallarken ne zaman bu kadar buz kestiğini kendisi dahi hatırlamıyordu. Bir çok zaman görmüştü. Bir çok ölüm.. Diğer dünyadaki hayatın sona ermesi, Neftis’in içinde var olan iyi duyguları da silip götürmüştü. İsis bunu hiç anlamamıştı. Bir sürü insan ölmüştü. Neftis, bir sürü ruhu elinden tutup, diğer tarafa geçirmişti. Diğer ölüm Tanrıları ve Tanrıçaları arasında en yaşlılarındandı. Kardeşinin kara deliğini İsis kendi elleriyle yaratmıştı.

“Hissetmeyi denemedin ki..”

İsis, şaşkınlıkla gözlerini kardeşine dikerken onu okumaya çalışıyordu. Derinlere daldıkça bakışları daha da kararıyordu. En yakınındaki ağaca dayandı. Neftis ise intikam almak istercesine onun içindeki bütün kötülüğü görmesine izin veriyordu. Nasıl yaşadığını anlamasını istiyordu? Onun ışığı etrafındaki herkesi kör ederken Neftis’in karanlığında tek bir canlının bile nasıl nefes alamadığını, kocasına bile dokunamadığını anlatmak istiyordu. Seth ve Neftis birbirlerine her dokunduklarında karanlık büyüyordu. Depremler oluyor, şimşekler çakıyor, insanlar ölüyordu. Karanlık büyüyordu..

“Denedin mi, İsis? Abla.. Bana bakıyorsun ama görebiliyor musun? İzin veriyorum. Gör..”

İsis, başını daha da geri bırakırken Neftis ona her şeyi göstermiyordu. Çünkü ablasını seviyordu. Onun, acı çekmesine dayanamazdı. Hızla kendisini kapattı. İsis derin bir nefes alarak dikleşti.

“Şimdi konuşalım..”

İsis, gırtlağını temizleyerek demin gördükleri hakkında bir şeyler söyleyecekken Neftis’in sözünü kesmesi ile kaşlarını çattı.

“Benimle kim olarak konuşmayı talep ediyorsun? Kardeşini merak eden şefkatli abla olarak mı? Halkını benim karanlığımdan korumaya çalışan muhteşem bir tanrıça olarak mı? Seçimini yap, İsis? Benimkini zaten biliyorsun..”

Gök şiddetle gürlerken İsis demin gördüklerini düşünüyor, sadece yutkundu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
İsis
Mısır Tanrıçası | Yaratıcı
Mısır Tanrıçası | Yaratıcı
İsis


Mesaj Sayısı : 97
Altın : 2147483647
Kayıt tarihi : 30/04/11
Yaş : 30

Kişi sayfası
RP Seviyesi:
Ölümcül Fırtına Left_bar_bleue100/100Ölümcül Fırtına Empty_bar_bleue  (100/100)

Ölümcül Fırtına Empty
MesajKonu: Geri: Ölümcül Fırtına   Ölümcül Fırtına Icon_minitimeSalı Haz. 21, 2011 11:27 am

Ölümü ellerinde tutan tanrıça, ormanın içinde yankılanarak git gide kuvvetini yitiren bir kahkaha patlattı. Sesinde bile korkunun izi vardı, evrendeki her canlıyı tir tir titretebilecek kadar. Oysa İsis, hala istifini bozmaksızın dimdik duruyordu. Kardeşi için kalbi deli gibi atıyor olsa da, sorumlulukları ona güçlü olmasını emrediyordu. Ve, İsis hiçbir zaman sorumluluklarından kaçmazdı.

“Sen en büyük Tanrıçasın, İsis. Hissedersin..”
“Seni hissedemiyorum. Karanlığın beni boğuyor.”

Neftis'in sesindeki iğneleyici ton, güçlü tanrıçanın tüylerinin diken diken olmasına yol açmıştı. Umudun tanrıçası, kardeşine baktıkça umudunu kaybediyordu. O böyle davrandıkça, sonsuz umudu her saniye azalıyordu. Sarsılıyordu, derinden...

Ağzından çıkanları düşünmemişti bile. Her şey o kadar karanlıktı ki, düşünmekte zorlanıyordu tanrıça. Karanlığın ne demek olduğunu, insanların ondan nasıl korktuğunu bilirdi. Her şeyi anlayabilmek için, fazlasıyla karanlığı tanımıştı. Ama, ait olduğu aydınlıkla harmanlanmış düşünceleri, burada olmayı kaldıramıyordu. Her saniye, başına başınç uygularken, genç tanrıçayı adeta öldürüyordu.

“Hissetmeyi denemedin ki..”

İsis kardeşinin demeye çalıştıklarını an sektirmeden anlarken, şaşkınlıkla tek kaşını kaldırdı. Denemişti, tabii ki de denemişti! Onu herkese sormuş, yaptıklarını kontrol etmişti. İnkar edilemezdi, kalbinde onu kendisine bağlayan büyük bir bağ vardı. İçinde her zaman Neftis'in ismini ona fısıldayan.

Kardeşine bunu kanıtlamak için gözlerini ona dikti. Gözleri git gide ölüme teslim ederken kendisini, yaşamın ve bereketin tanrıçası kendisini ağaca dayanırken buldu. Korkunçtu. Yokluktu, yalnızlıktı, ölümdü. Paramparçaydı Neftis'in içi, kapkaranlık. Her saniye daha da artan bir yalnızlıktı onun kalbindeki.

Neftis... Durduğu her saniye dünyadaki kötülüğü kendi bedeninde toplamıştı nefretin tanrıçası. İliklerine kadar boğulmuştu kendi karanlığına. Onu artık ne İsis kurtarabilirdi, ne de yer yüzünde var olan herhangi bir duygu. O tercihini yapmış, kendini kusursuzca sunmuştu bile.

“Denedin mi, İsis? Abla.. Bana bakıyorsun ama görebiliyor musun? İzin veriyorum. Gör..”

İsis bakmadı. Kardeşinin içler acısı hali ona yetmişti bile. Bir abla olarak bu kadar mı kötüydü, bir kardeşe hiç mi bakamamıştı? Neftis bu kadar berbat bir hale düştüğü sırada, onunla dönüp ilgilenmiş miydi? Denemişti.. ama, o kadar yoğundu ki hiç üstelememişti belki de.

“Şimdi konuşalım..”

Neftis kontrolü eline geçirmiş bir şekilde, İsis'in üzerine gelirken güçlü tanrıça dikleşti. Bu hayatta çok şey görmüştü, içlerinden en kötüsü bu durum bile olsa, güçlü olmayı başarabilirdi. Ki, başarmıştı da. Umutlarına yeniden şekil verirken Neftis'e doğru bir adım attı. Tam konuşmak üzereydi ki, karşısındaki tanrıça sözlerini ağzına tıkadı.

“Benimle kim olarak konuşmayı talep ediyorsun? Kardeşini merak eden şefkatli abla olarak mı? Halkını benim karanlığımdan korumaya çalışan muhteşem bir tanrıça olarak mı? Seçimini yap, İsis? Benimkini zaten biliyorsun..”

Gökyüzü yarılırcasına gürledi. Neftis ona açık açık mesaj veriyordu. Kalbindeki nefreti söndüremeyeceğini, içinde kopan fırtınaları gösteriyordu. Oysa İsis ne olursa olsun hissedebiliyordu, kardeşi hala onun kardeşiydi. Ve İsis'e saygısı hala duruyordu.

"Halkımı senden korumak, benim her zaman görevim Neftis. Tıpkı kardeşini merak eden abla kimliğimin de olduğu gibi. İkisini ayıramam, çünkü ben buyum. Halkımı senden korumak zorundayım, evet bu doğru. İki kardeşimden de. Ama sen, benim ailemsin. İlla cevap istiyorsan, senin için burdayım kardeşim. Sen ve seçimlerin için."

Neftis inatla sırıtmaya çalışsa da, İsis onun bozulduğunu anlayabiliyordu. Omuzları yavaşça çökmüştü, bakışlarında nefret yerine merak vardı şimdi. Kalbi şefkat bekleyen bir çocuğunki gibiydi, tıpkı ilk doğduğu zamanlardaki gibi. Ve İsis ne yapması gerektiğini biliyordu, tek kız kardeşini bacaklarına yatırıp, her şeyin güzel olacağını söyleyecekti. Küçüklüğündeki gibi.

"Buna mecbur olmadığını biliyorsun. Yanımda olabileceğini. Ölüm bile faydalı olabilir, doğru kullanılırsa. Sen yanlış yoldasın, bırak ellerini tutayım, benimle ol. Sevilen ol Neftis. Korkulan değil. Neden bunu denemiyorsun?"

İsis'in gözleri adeta sevgiyle parlıyordu. Karanlığın içinde büyük bir aydınlık doğmaya başlarken gerileyen Neftis'in kaçmasına izin vermedi ablası. Onu ellerinden tutarak kendisine çekti. İçindeki aydınlığın Neftis'i aydınlatmasını sağlarken, kızın acı içerisinde inleyişini umursamamaya çalıştı. Görmeliydi, sevginin gücünü hissetmeliydi.. tıpkı İsis'in onun karanlığını tattığı gibi, aydınlığı da tatmalıydı Neftis.

Ablası bunu göstermeye, bir tanrıça olarak değil, ailesi olarak mecburdu.





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ölümcül Fırtına
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Prionem Mundum :: Vallis Pacificus ( Barış Vadisi ) :: Karanlık Arazi-
Buraya geçin: