İngiltere'nin başkenti Londra'da yaşayan Anna kardeşi ile birlikte yaşıyordu. Anne ve babası boşanmışardı. Kardeşi ile onlara küsmüşlerdi. Ama anne ve babası onlara yarı yarı ev almışlardı tapunun yarısı Anna'nın diğer yarısı Mary yani kız kardeşinindi. Arkadaşları onlara yardım ediyorlardı. Ama yine anne ve babası onlara eşit miktarda para yolluyorlardı. Anna çok tutumlu bir kızdı. Kendi banka hesaplarına her zaman para yatırıyodu. Anna uyanmakta çok zorluk çekiyordu. Hava gerçekten çok ama çok sıcaktı.
Anna, uyandığında yatakta bir kaç dakika arkasına yaslanarak uzandı. Sonra yataktan kalkarak pencerenin yanına doğru yürüdü. Perdeyi açtı. Güneş etrafına sardığı tüm ışıltılarıyla gözünü kamştırıyordu.
“Lanet Olsun”
Biraz silkelendi. Anna Yatağının ucundaki takvime baktı. Bugün günlerden Salı idi. Saat ise 11:00 idi. Üstünü giyinip,saçını yaptı. Sonra kız kardeşi Mary'nin yanına gitti. Mary,daha uyanmamıştı. Yorganın içine girmiş mışıl mışıl uyuyordu. Anna perdeyi açtı ve:
“Mary artık kalk çok geç kaldık bir saat sonra James ve Luna ile buluşmamız gerek.”
Mary usulca ve sessizce :
“Tamam...” dedi.
“Ben hemen geliyorum yatağımı toplamam gerek sende bu sırada giyin.”
“Hıhıı...”
Anna dönünce Mary hala uyuyordu. Anna yorganı açtı. Elena o sırada uyandı ve hemen üstünü giyinmek için dolabını açtı. Anna kahvaltıyı hazırlamak için aşağı mutfağa indi. Anna kahvaltıyı hazırlamıştı. Mary de bir süre sonra aşağı indi. İkiside kahvaltısını bitirdiklerinde hizmetçilerini çağırdı ve evi onlara bıraktılar. Arabalarına binip hızlıca Queen Cafeye gittiler. Cafeye gittiklerinde Luna ve James'ı gördüler. Dışarıdaki oturaklardakilerinden birine oturmuşlardı. Anna ve Elena da yanına oturdular. Birbirlerine gülümserken ilk atılan James oldu.
“Eee.. bu güzel kızlar bugün nasıllar?”
Anna bir kahkaha patlattı. James'te bunun üzerine sırıttığında bunun üzerine ilk cevap veren Mary oldu.
“Sıradan.”
Anna katıldığını belli etmek için kafasını salladıktan sonra James bakışlarını Anna'ya odakladı.
“Demek sıradan? Peki sıradışı bir şey yapsak?”
Genç kız gözlerini devirirken James tüm yakışıklılıyla gülümsedi.
“Tamam sıradışı olmasada olur. Sadece şey, hmm, sinemaya gidelim mi?”
“Olur”
“Bana uyar. Abla sana uyar mı? Hem biraz kafa dağıtırız.”
“Hadi abla biraz eğleniriz.”
“Hmm.... tabikide olur hangi filme gidelim?”
Bir anda herkes susmuştu. Elena gözleri palırdıyarak :
“Buldum”dedi ve devam etti.
“Vampir Günlükleri!”
James atıldı.
“Cd'sini bizde var. o zaman hiç gitmeyelim. Ben evden getiririm.”
“Tamam olur. Bizim eve gidelim mi orda izleriz.”
“Olur”
James eve gitti. Diğerleride Anna ve Mary'nin evine. James CD'yi arıyordu. Ve bulmuştu. Anna'nın evine gitti. CD'yi taktı ve Film Başladı
Film başladı.
Elena’nın günlüğüne “bugün çok kötü şeyler olacak hisedebiliyorum” diye yazmasıyla başlıyor. Elena ailesini kaybetmenin acısını hala yaşıyor, tatilden yeni dönmüş. Sarışın ve benzersiz bir mavilikte gözlere sahip. Okula çekine çekine gidiyor . Dışarı çıktığında ona dik dik bakan bir kargayı farkediyor. Okula gidiyor arkadaşları etrafını sarıyor, popüler olmanın verdiği avantaja sahip. O sıra okula Stefan geliyor, siyah spor arabasından iniyor, siyah ceketi, siyah gözükleriyle tam bir gizem. Çok yakışıklı ve Elena görür görmez ona bayılıyor. Kankalarına bu çocuk benim olacak diyor. Elena birşeyi aklına koyduysa onu elde eden bir tip ama o sıra Matt ile çıktığı için hemen davranamıyor. Sınıfa gidiyorlar Stefan ile aynı olan derslerini tespit ediyor, tarih dersleri birmiş. Stefan’da Elena’yı gördüğünde gözlerine inanamıyor çünkü Elena Katherine’in ikiz kardeşi gibi . Ona aşırı benziyor. Aşk acısı içinde olan Stefan Elena’yı görmezden gelmeye karar veriyor. Stefan ondan sürekli uzak duruyor, Elena’ya ters davranıyor. Caroline de Stefan’ı istiyor, Stefan da Elena ondan uzak dursun diye Caroline’e yöneliyor. Elena pes etmeye niyetli değil, kankaları ile birlikte planlar yapıyor. Önce Matt’ten ayrılıyor sonra okula kendine başkasındanmış gibi çiçekler yollatarak kıskandırma çabalarına giriyor. Okulda Stefan narkotiğin gizli polisi diye dedikodu çıkarıp herkesin ondan uzaklaşmasını sağlamaya çalışıyor. Stefan bana mısın demiyor. Bu arada reddilmenin dayanılmaz üzüntüsünü duyan Elena annesi ve babasının mezarına tek başına gidiyor. Ağlıyor, sızlıyor kankaları onu bulup telkin ediyorlar . Kan kardeşliği olayı yapıp Elena’ya Stefan’ı elde etmesi için ne derse yapacaklarına söz veriyorlar. İşin içine kan karışınca hava değişiveriyor o sırada Bonnie Elena’ya “ölüm seni bekliyor” gibi bir laf ediyor ama transta, konuşan o değilmiş gibi. Hepsi korkuyorlar etrafta kara bir sis tabakası belirmeye başlayınca kızlar korkup kaçmaya başlıyor, birisi onları takip ediyormuş havasına giriyorlar. Kızlar köprüden geçince güvene kavuşuyorlar .
Ertesi gün onların kaçtığı mezarllık alanında bir evsizin cesedi bulunuyor kanı içilmiş bitirilmiş hayvan saldırısı sanıyorlar. Kızlar baya bir tırsıyorsa da kendi planlarına geri dönüyorlar.
Okulun balosu düzenlenecek ve Elena o baloya Stefan’ın da gelmesini istiyor ama Stefan’la konuşamıyor. Stefan Matt’le birlikte futbol takımında. Bir bakıma arkadaş gibi oldular sayılır. Elena da Matt’ten Stefan’ın baloya gelmesini sağlamasını istiyor.
O gece baloya gittiklerinde Stefan’ın Caroline ile geldiğini görüyor, sinirleniyor. Stefan’la dans etmenin yollarını arıyor
Kafayı iyice dağıtan Elena Tyler ve onun arkadaşı Vickie ile birlikte balodan ayrılıyorlar. Gençler tehlikeyi sevdiğinden o mezarlık alanına gidiyorlar.
Yıkık kiliseye gidiyorlar orada efsanelerden bahsediyorlar. Oğlanlar içkili. Vickie ve diğeri kilisede kalıp işi pişirilerken Elena ve Tyler oradan ayrılıyor ama Tyler Elena’ya büyük babasının mezarını göstermek istiyor. Sonra Tyler ona sarkıyor. Stefan yetişip Elena’nın üstü başı yırtık ve çok korkmuş bir halde Stefan onu kendi kaldığı eve götürüyor ve üstüne kadife bir pelerin veriyor. Elena daha önce mezarlıkta kaybettiği saç tokasını Stefan’ın odasında bir kutuda buluyor ve böylece anlıyor ki Stefan aslında ona karşı ilgili ve onu takip ediyor. Elena aslında istediğine ulaşmış bile. Stefan bence artık evine gitmelisin diyor ama Elena iyice kızıyor. Neden benden nefret ediyorsun diye soruyor Stefan hayır etmiyorum diyor. Elena yumuyor gözünü. Stefan pes ediyor ve sonunda ona anlatıyor nedenini. Katherine’e ne kadar çok benzediğini.
Elena ve Stefan geceyi öpüşerek noktalıyorlar...
Bu film Anna'nın çok dikkatini çekti. Onları imreniyordu ama bir yandanda iyikide vampir değilim diyordu. Kafası çok karıştı. Elena onun bu halini biliyordu kesin kötü birşeyler oluşacaktı Ya da daha kötüsü kehanet gerçekleşiyordu. Elena arkadaşlarına fark ettirmeden korkuyordu. Ya onlara Bir şey olursa onları korumak için tek bir şansı vardı...
Konu: Thalia Lissa Clow 
Paz Haz. 19, 2011 4:06 pm
