Donielle Vantur Campris
Mesaj Sayısı : 3 Altın : 5 Kayıt tarihi : 01/09/11 Yaş : 28
| Konu: Donielle* Perş. Eyl. 01, 2011 1:07 am | |
| Yeni bir gün başlamıştı işte. Yeni bir şehir , yeni bir okul ve bir sürü yeni şeyler anlarsınız işte. Donielle’nın annesi Amelia, kocasından ayrıldıktan sonra yeni bir hayat yaşamaya karar verdi. Donielle ise bunu istemiyordu çünkü öz babasından ayrılmak istemiyordu. Onu çok özleyecekti. Bunun farkındayıdı ve babası bu duruma el koydu. Sonuç olarak hafta sonları babası ile kalacaktı. Babası New york’ ta annesi ise şimdi ismini telaffuz edemediği bir kasabaya Donielle’yı da sürükleyerek taşınmış bulunmakta. Bundan ne kadar rahatsız olsa da annesini yalnız bırakamazdı. Neyse gelelim bu güne. Annesi boşanmadan aldığı nafakayla güzel bir ev aldı. Tabi bu eve daha önceden biriktirdiği paraları ve antika takılarını sattığı için sahip oldu. Üç katlı, devasa teraslı, özel havuzu ve kendine has büyük bahçesiyle görkemli bir evdi. Fakat emlakçı bu evi satmakta gönüllü oldu ve baya ısrar etti. Özel indirimle bu eve sahip oldular kısacası. Şimdi ise odasına manzarasına bakıyordu Donielle. Henüz tam olarak taşınmamıştılar, kutuların arasında oturuyordu Donielle. Tavandan yere kadar olan camlardan güneşin batmasını bekliyordu. Kızıl ve turuncu renklerin müthiş buluşması uzun zamandır görmediği bir manzara idi. Büyülenmişti adeta. Donielle’nın içinde tarif edemeyeceği duygular vardı fakat her güzel şey gibi bunun da sonu gelecekti biliyordu daha önce yaşadıklarından biliyordu.İşte o kötü sahne hüzün işte güneş battı. Hava karardı odasının sonunda ki ışık düğmesine bastı. Bir ‘Kilik’ sesiyle ışık hafifçe bir titreşerek açıldı. Odanın karşısına geçtii aynadaki solgun ve aksi suratına baktı. Buraya asla uyum sağlayamayacağını fark etti. Biliyordu aslında güzeldi. Altın sarısı saçları , yeşil renk gözleri ve bembeyaz bir ten. Çoğu kızın hayaliydi sanırım bunlar. Fakat onun için bir önemi yoktu güzelliğin yada erkeklerin peşinden koşmasının. Zaten ona göre erkekler salaktı. Onlar fiziğe önem veren ucubelerdi. Hele eski erkek arkadaşı. Onun her memeli olan varlığa asılan biri olduğunu anladığında kıçına tekmeyi basmıştı. O günden sonra ise kimseyle çıkmadı. Ta ki erkeklerin zihinlerini okuyabilene kadar. Bu olmayacağı içinse kimseyi düşünmüyordu. Daha doğrusu düşünmek dahi istemiyordu. Evet, ev sonunda düzelmişti. Hayat akışına bırakılmıştı. Aylardan eylül idi. Okulların açılmasına sadece bir gün vardı. Okulu ise New York’un en prestijli okullarından biriydi. The Knox isimli bu okul prestijli üniversiteler için çok idealdi. Okulu internetten araştırdığı zaman ağzı açık kalmıştı Donielle’nın. Aslında heyecanlı değildi. Her zaman ki şeylerdi ona göre. Yeni geldiği için herkesle tanıştırılacak. Yüzü kızaracak Erkekler ise ondan gözlerini ayıramayacaklardı. Bir anda diz üstü bilgisayarının başından kalktı ve yatağa zıpladı. Uyumalıydı. Annesi bunu istiyordu. Eski el yapımı melek desenli olan yorganını aldı ve üstündeki meleklere baktı. Yüzleri, kanatları, başlarının üstündeki haleler, onları sadece eşsiz yapmakla kalmıyor büyüleyici kılıyordu. Yorganına hafifçe sarıldı ve ev özlemini bastırmaya çalıştı. Yorganında ki koku çok güzeldi. Derin nefes aldı ve şekerli konunun ciğerlerine dolmasına izin verdi. Bir ferahlama duygusu geldi. Ev özlemini bastırmıştı sanki Donielle’nın. Şimdi daha rahat bir nefes alarak. Yatakta yorganla biraz debelleştikten sonra, yorganını çenesine kadar çekti, evini düşündü, babasını, eski erkek arkadaşını ne kadar mankafa olsa da ,arkadaşlarını özledi, popülerliğini, her şeyini özledi Donielle. Fakat gerçek dostu yoktu hiç. Popüler olduğu için sadece yamakları ve zaman geçirmek için konuştuğu insanlar vardı. Oradaki herkes dedikoduyu severdi. İnşallah böyle bir şey yeni okulunda olmazdı. Olursa okulunu bile değiştirebilirdi. Çünkü diğer okulunda bodrumda erkek arkadaşıyla yiyişirken yakalanmıştı fakat sadece bir öğrenciye görevliye değil. Kız ise bunu sır olarak saklamamış bütün okula e-posta yöntemiyle mesaj çekmişti böylece disiplin kurulunun yolunu tutmuştu. İlk disiplin suçu da zaten buydu ve bu ilk suç devamını getirmeyi de unutmamıştı. En sonunda aldığı uzaklaştırma ile kendine çeki düzen vermişti Donielle. Kendine düzen verdi fakat orada bir işe yaramadı, çünkü bu lanet kasabaya taşınmıştılar ve Donielle'nin uykusu ağır basmaya başlamıştı. Gözleri yavaşça kapanıyordu. Duvarda bir gölge gördü , fakat bunu umursamayacak kadar uykulu idi. Bu yüzden yavaşça uykuya daldı. Uykusundaki rüyalar onu bekliyordu ve beklediler de. Sabah garip bir sesle uyandı. Hızlıca yatakta doğruldu ve sesin kaynağını aradı. Ses ise alarmı bir saatti. Saat çok eskiydi takırdaması bile değişmişti. Böyle bir makinenin alarmından hayır gelmezdi. Donielle ilk iş saati değiştirmeyi düşündü. Sesi viyaklamaya benziyordu saatin. Alarmı hemen kapattı ve kaslarını rahatlatmak için kedi misali gerindi ve kendini ilk okul gününe hazırlamaya çalıştı. Önce yataktan kalktı. Soğuk zemin ayaklarını dondurdu. Bu yüzden hemen ördekli terliklerini giydi. Parmaklarını saçında gezdirdi. Hafifçe esnedi ve karanlık odada elini duvarın hafif pürüzlü yüzeyinde gezdirip ışık düşmesini bulmaya çalıştı. Eli serin plastik bir şeye takıldı ve ona bastı. Bastığı anda içeriye beyni uyuşturan bir ses çıkarmaya başladı. Donielle haykırarak ellerini kulaklarını götürdü ve aynı anda bir çığlık attı. Müzik sesi yavaşlayarak durdu fakat bir kelime odada asılı kaldı ‘Git’. Donielle deli gibi etrafına bakınmaya başladı. Tek görebildiği, saatin fosforlu yeşil rengindeki ışığıydı. Odada kimse yoktu. Işık düğmesini buldu ve bastı. Hafif bir vızıldamayla ışık açıldı. Donielle ani ışıkta gözlerini kıstı ve öylece odayı taradı. Odada kimse yoktu. Bu olay Donielle’nin kafasını karıştırmıştı. Banyonun kapısını açtı, ışığı yaktı ve aynada kendisine baktı. Berbat haldeydi. Aynadaki yansıması ürkek bir ceylanı andırıyordu. Seksi bir ceylan. Ürkmüşken bile seksi idi. Bunları boş verip gardırobuna astıklarına baktı.’Leopar mı ? Zebra mı ? Yoksa düz bir şeyler mi ?’ Diye düşündü Donielle. Askılardan bir tane kalın leopar bir gömlek, dizin üstünde siyah bir etek ve dolabın en altından siyah uzun topuklu bir ayakkabı eline geçirdi. Dolaba bir süre daha baktıktan sonra giyinmeye başladı. Giyindikten sonra aşağıya indi.. Annesi çoktan gitmişti. Buraya gelmeden daha iş bakıyordu. Hatırladığıma göre holdingde sekreter olacakmış. Umurumda değildi zaten. Kendisine bir kase gevrek ve hazır kurabiyelerden hazırladı. Sandelyeyi çekti ve oturdu. Ağzına bir kaşık gevrek aldı ve masanın tahta zemininde parmakları ile ritim tuttu. En azından yarım kadar bir süre oturduğu yerden kalkmadı ve yemeğini bitirdi. Yemek onun için keyifsiz geçmişti. Evi ile o iki yabancıydı. Daha alışmamıştılar. Kendini oraya ait hissetmiyordu. Bunlara kafa yormadan aniden masadan kalkınca biraz sendeledi. Sandalyeye tutundu. ‘Ne oluyor bana ?’ diye düşündü. Kafasından ki kötü düşüncelerden arındı ve kendini kapıya doğru ilerlerken buldu ama daha gitmeyi düşünmemişti bile. Odasından çantasını alacaktı. Garipti kapının oradan dönerken yine olanları düşünüyordu. Saçmaydı. Bunu da kafaya takmayarak. Merdivenlerden koşarak çıkarken adımı basamağın çıkıntısına denk geldi ve yere kapaklandı. Ağzından birkaç küfür kaçmıştı. Bu aksilikler nereye kadar sürecekti acaba? Basamağa eli ile destek alıp oturdu. Bacağını kaldırdı ve biraz inceledi. Dizinde kızarıklık vardı ve zonkluyordu. Kesinlikle moraracaktı.’Lanet olsun bu eve ve merdivene hatta evrene!’ Diye haykırdı Donielle. Biraz topallayarak odasına gitti. Çantasını masanın üstünden sürüyerek aldı ve alırken birkaç kitabı da yere düşürdü. Donielle kitaplara dil çıkararak odadan çıktı. Bunu biraz ergence olduğunu biliyordu. Fakat neyi umursuyordu ki bu sabah. Merdivenlerden bu sefer daha dikkatli indi ve sonra merdivene dönüp ona da bir dil çıkardı. Annesi ise onunu bu davranışlarından kesinlikle utanacağını biliyordu. Ne var ki annesi onun her davranışından utanırdı. Sonunda kapıya ulaştı anahtarı aldı ve elini tokmağa koydu. Koymasıyla elinin tokmağa yapışması bir oldu Donielle çığlıklar atıyor. Olduğu yerde kıvranıyordu. Yine bir çığlık atarken elini kurtardı ve elindeki yara izini gördü dövme gibi avucuna işlenmişti. Büyük harflerle ‘Uyarmıştık!’. Yazıyordu. Donielle artık çok korkuyordu. Bu evde neler oluyordu. Neler dönüyordu. Bir dizi kamera şakası mıydı? Fakat o kamera göremiyordu. El sallanacak kameralar nerdeydi ? Her şey gerçekti fakat o buna inanmak istemiyordu. Kalp atışlarını yavaşlatmak istercesine nefesini düzene sokmaya çalıştı. Derin nefesler aldı. Fakat bunlar işe yaramıyordu olduğu yere çöktü ve titremesinin geçmesini bekledi. Yavaşça normale dönüyordu. Eline tekrar dan bakacaktı.Elini titrek bir şekilde yukarı kaldırdı. Avucunun içindeki kavurucu sıcaklığı hissediyordu. Elini çevirdi rengi solmuştu, demek ki biraz sonra iz geçecekti. Hızla oturduğu yerden kalktı metal tokmağa dokundu. Kapıyı hızlıca açtı ve soluğu dışarıda aldı. Kapıdan kaçarcasına uzaklaştı çünkü yetişmesi gereken bir okul vardı. Hızlıca bir taksi tutup okulun yolunu tuttu. Okula giderken camı açma hatasına düştü. Çünkü Donielle’nın yüzüne öyle bir çarptı ki görülebilir olsaydı tokat sanılabilirdi. Camı hızla kapattı Donielle. Adam onu uyardığında ise okulun önündeydi. Hemen parayı adamın eline tutuşturdu ve taksiden indi. Okul gerçekten de çok büyüktü. Haritaya ihtiyacı vardı. Yoksa kaybolabilirdi. Hemen okulun içine girmek istiyordu çünkü bakışlar onun rahatsız ediyordu. Üstüne ‘Lobi’ yazan bir bina vardı. Hızlı adımlarla binaya yöneldi. Bina kahverengi tuğlalardan yapılmıştı. Kapısı çok eskiydi açarken gıcırdıyordu. Çatısı ise güneşte parlıyordu. Donielle kapıdan içeri girdi ve ona gülümseyen kadının yanına doğru yürümeye başladı. Kadın ona başıyla selam verdi ve eline okulun içini gösteren bir harita verdi. Bu her şeyi kolaylaştırırdı. Ona hızlıca teşekkür edip oradan uzaklaştı. Okulun haritasını hafızasına yerleştirdi ama buna gerek yoktu okulun her tarafında küçük levhalar halinde belirtiliyordu. Donielle bir anda yere yığıldı. Yere düşmesiyle eve geri dönmesi bir olmuştu. Hemen ayağı fırlayıp olanlara bir anlam vermeye çalıştı. Midesi bulanıyor ve terliyordu. Işınlanmış mıydı? Olanlara bir anlam veremeden etrafına bakınıp duruyordu. Odanın zemininden garip bir sis çıkıyordu. Umutsuzluk ve yalnızlık kokuyordu. Donielle titreyen dizleriyle yere düştü. Geri geri zemine sürtüne sürtüne kaçtı. Oradan gri bir duman kütlesi toplanıp bütünleşerek. Yeni bir cisim oluşturdu. Öyle bir kükredi ki oda sadece onunla dolmuştu. Donielle ismini bile unutmuştu. Nutku tutulmuş gibi ona bakıyordu. Karanlık sis bir el yarattı ve Donielle’yi boyunun dan tutup kaldırdı. Donielle haykırıyordu fakat bir işe yaramıyordu. Sisin içindeki sabırla onun susmasını bekledi ama susmayınca ona bir tokat attı. Donielle yanağını tutuyor bir yandan da gözlerinden akan yaşları siliyordu. ‘ Sessizlik işte başında beri böyle olmalıydı.’ Dedi dumanlı varlık. Donielle ise sadece gövdesine bakabiliyordu. ‘ Şimdi küçük kız ikimiz beraber hemen Y’elsitirale gideceğiz orada bana verilen görevi yapacağım. Yani güçlerini elinden alacağım. Tamam mı ? Şimdi bana sorun çıkartmadan gidelim.’ Donielle algılama sorunu yaşıyordu. Güçlerde ne oluyordu hiçbir şeyin anlamını bilmeden yaratığa bakıyordu. Yaratık Donielle’ye yüzünü yaklaştırıyordu. Donielle’nin kalbi bir yusufçuk böceğinin kanatları gibiydi. Elini bilinçsizce kaldırdı. ‘Mortem’ Diye haykırıp elini dumanlının yüze benzeyen bölgeye kaldırdı. Dumanla eli birleştiğinde her taraf beyaz bir ışıkla doldu. Dumanlı yok oldu ama Donielle’de yoktu artık. Evin zemininde sadece küçük bir iz vardı. Oda Donielle’den kalan bir toka. Annesi yıkılacaktı belki de ama bir seferde böyle bir büyü yapmak ona gerçek ölümün kollarını açmasını sağlamıştı.
En son Donielle Vantur Campris tarafından Salı Eyl. 06, 2011 2:32 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
Donielle Vantur Campris
Mesaj Sayısı : 3 Altın : 5 Kayıt tarihi : 01/09/11 Yaş : 28
| Konu: Geri: Donielle* Perş. Eyl. 01, 2011 1:23 am | |
| Paragrafları düzenlemeyi deniyorum fakat olmuyor* | |
|